1. Kur’ân-ı Kerîm’in Tarifi
Kur’ân-ı Kerîm, Allah Teâlâ tarafından Cebrâil (a.s.) aracılığıyla, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)’e Arapça olarak indirilen, mushaflarda yazılı, tevatürle nakledilmiş, okunmasıyla ibadet edilen ve kıyamete kadar geçerli olan ilâhî kelamdır. Kur’ân, lafzı ve manasıyla Allah’ın kelamı olup beşer sözü değildir (Bkz. Şûrâ, 42/51; Enbiyâ, 21/107).
Kur’ân kelimesi “karae” fiilinden türetilmiş olup “okumak, toplamak” anlamındadır. Kur’ân, hem lafız hem mana olarak Allah’a ait bir vahiydir. Yani sadece manası değil, lafzı da Allah’tandır (Dipnot: Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân, 1).
2. Kur’ân-ı Kerîm’in Fazileti
Kur’ân-ı Kerîm, Allah’ın yeryüzündeki en büyük nimetlerinden biridir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Şüphesiz ki bu Kur’ân, en doğru yola iletir…” (İsrâ, 17/9).
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Kur’ân’ın faziletine şöyle dikkat çeker:
“Sizin en hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğreteninizdir.” (Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân, 21).
Kur’ân, mü’minlere rahmet, şifa ve hidayettir:
“Biz Kur’ân’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz…” (İsrâ, 17/82).
Sahabe ve tâbiîn nesli de Kur’ân’a büyük değer vermiştir. Hz. Ömer (r.a.), “Kur’ân’dan nasibi olmayanın İslâm’dan da nasibi yoktur” diyerek bu değeri ifade etmiştir (İbn Abdilberr, Câmi‘u Beyâni’l-İlm, 2/166).
3. Kur’ân-ı Kerîm’in Tarihçesi
a) Vahyin Başlangıcı:
Kur’ân’ın nüzulü, miladi 610 yılında, Ramazan ayında Hira Mağarası’nda, Cebrâil’in (a.s.) “İkra’” (Oku!) emriyle başlamıştır (Bkz. Alak, 96/1).
b) Nüzul Süreci ve Yazımı:
Kur’ân, 23 yıllık bir sürede, parça parça, çeşitli olaylara, ihtiyaçlara ve sorulara cevap olarak inmiştir. Vahiy kâtipleri tarafından her inen ayet, derhal yazılmış ve ezberlenmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) vahiyleri asla unutmazdı, çünkü Allah onun kalbinde Kur’ân’ı korumayı taahhüt etmiştir (Bkz. A‘lâ, 87/6).
c) Toplanması ve Mushaflaştırılması:
- Hz. Ebû Bekir Dönemi:Yemâme savaşında birçok hâfız sahabî şehit olunca Hz. Ömer’in (r.a.) teklifiyle Hz. Ebû Bekir (r.a.), Zeyd b. Sâbit başkanlığında bir kurul oluşturarak Kur’ân’ın tüm parçalarını tek mushaf hâlinde toplattı (Buhârî, Menâkıb, 3).
- Hz. Osman Dönemi:Farklı bölgelerde kıraat farklılıkları görülmeye başlayınca, Hz. Osman (r.a.), asıl mushafa sadık kalarak yedi nüsha yazdırdı ve büyük İslam şehirlerine gönderdi. Böylece Resmü’l-Osmanî denilen yazı sistemi standardize edildi (Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân, 3).
d) Günümüze Kadar Korunması:
Kur’ân, gerek ezber gerek yazı yoluyla hiçbir tahrife uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Şüphesiz zikri (Kur’ân’ı) biz indirdik, onu koruyacak olan da elbette biziz.” (Hicr, 15/9).
Bu ayet, Kur’ân’ın ilahî koruma altında olduğunu ve insan eliyle değiştirilemeyeceğini açıkça belirtmektedir.

Siz de fikrinizi belirtin